top of page



Psikoloji'de kullanılan bazı terimler

 

Agorafobi: Kişinin kendi güvenli alanı dışındaki alanlarda, panik benzeri, yetersizleştiren ya da küçük düşürücü belirtiler yaşayıp kaçamayacağı ve yardım alamayacağı düşüncesiyle kaçınması ve/veya tedbir alması durumu.

Ajitasyon: Gerilim ve kaygının yol açtığı aşırı huzursuzluk, genel uyarılmışlık hali ve amaçsız davranımlar.

Akathisia – Akatizi: genellikle antipsikotik ilaçların kullanımını takiben ortaya çıkan, yerinde duramama ve hareket etme zorunluluğu hissetme ile karakterize motor huzursuzluk sendromu.

 

Ambivalens-Ambivalence: Bir kişi, nesne, olay ya da durum için karışık ya da zıt duygular besleme; birbirine zıt, çelişkili fikirlere sahip olma durumu. Yani birbiriyle bağdaşmayan duygu, düşünce, istek ve amaçların kişide aynı zamanda toplanmasıdır. 

Amnezi: Geçmiş yaşantıları kısmen veya tümden anımsayamama durumu , bellek kaybı.

Anamnez: Hastanın mevcut ya da geçmiş hastalıkları hakkında, kendisinden ya da bir yakınından alınan bilgiler.


Andrejoni: Erkek ve kadın özelliklerinin karışımına verilen ad.


Androjen: Testislerin ürettiği erkeklik hormonu.

Anhedoni ( Hazsızlık ): Olağan ve zevk veren tüm etkinliklerden el çekme ve ilgi kaybı sıklıkla depresyonla ilgilidir.

Anksiyete: Bir tehlike, felaket ya da talihsizliğin yaklaşmakta olduğu endişesi ve bedensel gerilim belirtileriyle tanımlanan duygu türü.

Anoreksiya nervoza: Kısıtlayıcı tür veya tıkanırcasına yeme- çıkarma türü olarak iki farklı türde en az üç ay boyunca seyreden, kısıtlayıcı türün yediklerinden kısıtlama veya aşırı egzersiz yapma olarak gözlemlendiği, tıkanırcasına yeme-çıkarma türünün ise gözlerden uzak ve gizli bir şekilde tıkanırcasına yemek yiyerek arkasından bilerek ve isteyerek kişinin kendini kusturması şeklinde gözlemlendiği bir psikolojik rahatsızlık.

Antisosyal: sosyal normlara uymayan toplumsal davranışlarda bulunma

Arketip: Analitik Psikoloji kuramının yaklaşımına göre zihni oluşturan varsayımsal bileşen. Arketipler dünyayı algılamada bir çerçeve (reference), kişilik yapısının oluşumundaki temel taşlardır.

Asindetik: Düşünceler arasında mantıksal bağın olmaması durumu.

 

B HARFİ

Bağımlılık: Bir maddenin keyif, zevk veya yarar sağladığı düşüncesiyle fizyolojik ve psikolojik sağlığı olumsuz yönde etkilemesine rağmen kullanımına devam edilmesi, bırakma isteğine karşılık bırakılamaması ve maddeyi alma isteğinin durdurulamamasıdır.

Beden Dismorfik Bozukluğu: Kişinin dış görünümü ile kusur olsun veya olmasın zihinsel olarak aşırı derecede uğraşması ve meşgul olması hali.

Bellek: Herhangi bir bilgiyi bilinçli olarak zihinde tutulması, saklanması ve gerektiğinde geri çağrılması yetisi

Benlik: Ben, benlik ve kişilik genellikle aynı anlamda kullanılır. Kişiyi o kişi yapan, başkalarından ayıran duygu, tutum ve davranışların örgütlenmiş bütünlüğünü anlatır. İnsanın kendi benliğini algılama ve kavrama, kendini görme ve kendisine nasıl değer verme biçimi.

Bilinç: Bireyin kendi kendinin farkında olması yani duygu düşünce ve davranışlarının farkındalığının ve kontrolünün olması durumu.

Bilinçdışı: Organizmanın iç yaşantıları ve dış dünyanın farkında olmadan yaptığı davranışların tümü. Sigmund Freud’un Psikanaliz kuramında geliştirilmiştir.

Bipolar bozukluk: Kişinin dönem dönem mani veya hipomani, dönem dönemse depresyon veya majör depresyon yaşadığı bir tür psikolojik rahatsızlık.

Birey: İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte, kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan kişi, fert.

Bulimia Nervoza: Anoreksiya nervozadan farkı vücut kitle indeksinin (BKİ) 18’den yukarıda olmasıdır.  (Bkz. Anoreksiya nervoza)

 

C HARFİ

Cerea Flexibilitas (Balmumu Esnekliği): Kişiye kalıp gibi bir duruş verilebilmesi.


Cognitive: Bilişsel durumlar.


Comorbidity: Asıl hastalığa eklenen ikinci bir hastalık durumu.


Conduct Disorder: Çocukluk çağında davranım bozukluğu.

Ç HARFİ

Çevresellik: Aşırı detaylı, belli bir noktanın çevresinde dolaşma halinde düşünce ve/veya konuşma biçimi.

 

D HARFİ

Davranış: Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü

Delirium: Organik beyin bozukluğuna bağlı olarak sanrı ve varsayımlarla belirli akut bilinç bulanmasıdır.

Delüzyon: Sanrı olarak da geçer. Kültür ya da alt kültür tarafından onaylanmayan, mantıksızlığına ya da kanıtların aksini göstermesine rağmen ısrarla savunulan, olasılıksız ve genelde son derece kişisel fikir ya da inanç sistemlerine ilişkin hezeyan.

Demans: Serebral hastalık, hasar ya da hasardan kaynaklanan; bellek, kişilik ve düşünme fonksiyonlarında yıkıma yol açan; sosyal veya mesleki fonksiyonların bozulmasına neden olacak miktardaki kronik bozukluk. Tanı için, bellek bozukluğunun yanında afazi, apraksi, agnozi veya yönetici işlev bozukluklarından en az birinin bulunması gerekir.

Depersonalizasyon: Kendine, kendi düşüncelerine, duygularına, hislerine, fikirlerine, eylemlerine karşı kendine ait olmama, dışardan gözlemci olma hissi.

Depresyon: Kişinin iki hafta boyunca hemen her gün kendini çökkün, ilgi ve zevk alamayan, mutsuz, halsiz, iştahsız, değersiz hissetmesi ile karakterize bir tür psikolojik rahatsızlık.

Derealizasyon: Kişinin çevresine, çevresindeki somut dünyaya yabancılaşma hissi.

Dışyansıtım: Kişinin kendine özgü istek ve duygularını, tasarımlarını dış dünyaya yansıtmasıdır.

Dikkat: Duyusal çevrenin bir bölümü veya özelliğine ilişkin seçici farkındalık ya da bir uyarıcı grubuna karşı seçici tepkisellik sağlayan süreç.

Disleksi: Normalin altında zeka, afazi, kültürel yoksunluk, öğrenme güdüsü eksikliği veya psikolojik bozukluktan kaynaklanmayan; okuma ve hecelemeyi öğrenmede birincil, konjenital veya gelişimsel kaynaklı bozukluklar; okumada, gelişimsel ya da kazanılmış güçlük.

Dismorfofobi: Bedenin bir bölümünün anormal görüldüğüne dair düşüncedir.

Dissosiyasyon: Ayrılma, bölünme, kopma anlamına gelen dissosiyasyon, psikolojide kişinin ruhsal bütünlüğünü tehdit eden, zihninde yer alan duygu, düşünce, anı ve benzeri içerikleri geçici olarak ayrılması, bölünmesi, kopmasıdır.

Dissosiyatif Amnezi: Kişinin geçici süre ile herhangi bir olayı ya da olayın olduğu zamanı unutmasıdır. Unutulan bilgi genellikle 24 saatten daha kısa bir süre içerisinde kendiliğinden geri gelir.

Dissosiyatif füg: Kişinin tüm geçmişini durduk yere hatırlayamaması durumudur. 8-10 gün sürebilir. Belli bir süre sonra unutulan bilgi kendiliğinden geri gelir.

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu: İki ya da daha fazla birbirinden çok ayrı kişilik durumu yaşayarak kimlik bölünmesi durumu.

Distimi: Kişinin en az iki yıl boyunca kendini çökkün mutsuz, halsiz, iştahsız depresif hissetmesi ile seyreden ve bu iki yılda toplam 2 aydan fazla kendini mutlu, güçlü, enerjik duygudurumda olmadığı, bir tür psikolojik rahatsızlık.

Duyarsızlaşma: Uyarıcının yol açtığı duygularda ya da tepkililikte azalma.

Duyarsızlaştırma: Fobiye neden olan durum veya nesnelere sistematik bir biçimde maruz bırakma yoluyla bireyin uyarıcıya verdiği duygu veya tepkiyi azaltma yöntemi.

Duygu: Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı kendine özgü bir ruhsal anlam ve izlenim.

Duygudurum: Kişinin sürekli veya geçici olarak sergilediği, ruh halini etkileyen his ya da uzatmalı duygu hali; belirli anda mevcut olan ve süregiden öznel durum ve ilişkili deneyimler (örneğin öfke, sevinç veya depresyon)

Düşünce bloku: Şizofrenide görülen düşüncenin aniden duraksamasıdır.

Düşünce karışması: Kişinin düşünceleri başkalarının onun kafasına soktukları düşünceler olabilir veya kişinin kendi düşünceleri çekilmekte veya yayınlanmaktadır. Şizofrenide görülür.

Düşünce sıkışması: Manide görülür. Aşırı konuşma ve düşünce vardır.

Düşünce uçuşması: Manik hastalarda sık görülür. Düşünce akımında anlık değişmelere bağlı olarak ortaya çıkan ani değişmelerdir.

Düşünce: Dış dünyanın insan zihnine yansıması. Fikir, ide, idea

 

E HARFİ

Edimsel koşullanma: Skinner’a ait olan, bir davranışı öğrenmenin veya sıklığını artırıp azaltmanın yolunun, o davranışa ilişkin ödül ve ceza verme yöntemi olduğunu savunan çalışma.

Ego: Kişiliğin genellikle bilinçli ve gerçekle bağlantısı olan parçasıdır.

Ekolali ve ekopraksi: Kişinin başkalarının konuşma ve davranışlarını taklit etmesi durumu.

EKT (Elektrokonvülsif Terapi): Aşırı duygusal çöküntü halindeki hastaların şakaklarına uygulanan orta şiddetteki elektrik şoku.

Elektra Kompleksi: Kız çocuğunun bilinçdışında penisi olan babaya sahip olma arzusu içinde anneyle rekabete girmesi ve anneyi onu bir penisten mahrum ettiği için suçlaması. Freud’un en tartışmalı kuramlarından biridir.

Eş tanı: Kişinin kliniğe ana başvurma sebebi ile süregiden madde kullanım rahatsızlığı veya başka bir psikolojik rahatsızlığı olması durumu

 

F HARFİ

Farmakodinamik: Farmakoloji biliminin ilaçların vücutta yaptıkları etkileri inceleyen alt dalıdır.

Farmakokinetik: Farmakoloji biliminin ilaçların vücuda emilimi, dağılımı, dönüşümü ve atılması gibi süreçlerini matematiksel modeller kurarak inceleyen bir alt dalıdır.

Farmakoloji: İlaç bilimi.

Fiksasyon: Kişilik gelişiminin olgunlaşmamış bir dönemde duraksaması durumu.

Fobi: Belli bir nesne, canlı veya durumdan aşırı korku, tiksinme kaçınma veya uzaklaşma durumu.

Forer etkisi: Bir takım genel ya da belirsiz ifadelerin kişinin tam olarak kendisine uyduğuna inanması durumu. Fal ve burç yorumlarında sık görülür. Barnum etkisi olarak da adlandırılır

Füg: Hastanın bulunduğu ortamdan uzaklaştığı, yeni bir kimlik ve yeni bir yaşam edindiği bellek kaybı türü.

G HARFİ

Gerçeği Değerlendirme Yetisi: Kişinin kendi dışındaki dünyayı nesnel olarak değerlendirmesi ve yargılaması.

Gerontofili: Yaşça ileri, yaşlı kişilerle cinsel ilişki yaşama tutkusu.

Görsel Agnozi: Nesneleri veya kişileri tanıma yetisinin yitirilmesi.

Grandiyötize: Kişinin kendi önemini gücünü, bilgisini ve kimliğini abartması ve büyüklük fikirleri yaşaması.

Grief: keder, yas tutma.

 

H HARFİ

Halüsinasyon: Dış uyaran olmaksızın yanlış algılama durumu.

Halüsinojen: Halüsinasyona neden olan maddelerin genel adı.

Herpetofobi: Kertenkele fobisi.

Hezeyan: Yanlış fakat sağlam ve kolay değiştirilemez, saçma, anlamsız, gerçeklikten uzak ve genellikle normlara aykırı düşünce ve inanışlardır.

Hiperfaji: İştahta ve yiyecek alımında artmaaşırı yeme.


Hiperkinezi (Hiperaktivite): Huzursuz saldırgan yıkıcı etkinlik

Hipersomni: Aşırı uyuma

Hipnogojik Fenomen: Tam uykuya dalma sırasında olan sahte duyusal algı.

Hipokinezi (Hipoaktivite): Psikomotor ve bilişsel etkinliklerde yavaşlama.

Hipokinezi (Hipoaktivite): Psikomotor ve bilişsel etkinliklerde yavaşlama.

Hipokondriyal Sanrılar: Hastalık Sanrıları. Kişinin sürekli kendi sağlığı ile meşgul olduğu sanrılardır. Kaygı endişe ve korkunun eşlik ettiği kişinin kendisinde bilinen veya bilinmeyen ciddi bir rahatsızlık olduğuna inanmasıdır.

Hipokondriyazis: Kişinin sağlığıyla ilgili abartılı kaygılarının olması. Normal olan bazı vücut değişimleri bile fiziksel bir hastalığın bulgusu olarak yorumlanmaktadır.

Histeri: Psişik ve motor bozukluklar, özellikle duygusal reaksiyonlarda taşkınlık, ani sinirlenme, hareket bozuklukları, geçici kişilik değişimi ve günlük hafıza kaybı gibi çeşitli sistemlere ait psikosomatik şikayetlerle belirgin bir tür psikonevrotik bozukluk.

Histerik Anestezi: Duygusal çatışmaların neden olduğu duyu kaybı.

Homeostasis: Dengeleme.

 

İ HARFİ

İd: Freud'un kişilik kuramında bireyin tüm içgüdülerinin depolandığı bireye enerji veren kaynak. Alt benlik.


İdentifikasyon: Ölmüş kişinin hala var olduğu ilişkin duyumlar.


İllüzyon: Göz yanılsamasıdışarıdan gelen görsel uyarıların olduklarından faklı algılanması. Ruhsal hastalık kadar normal kişilerde de görülebilir.


İmplosion: Fobi tedavisisnde bir uyaran yükleme biçimi.

İmago: Psikanalizde belli bir kişiye alt bilinçsiz olarak geliştirilen, bilinçsiz kalan ve belli özelliklerle donatılan bir içsel tablodur.

İmmun sistem: Bağışıklık sistemi. Vücudun enfeksiyon yapıcılara karşı savaşma mekanizması.

İnfantisid: Ebeveynin kasıtlı olarak 1 aydan büyük 1 yaşından küçük, kendi çocuğunu öldürmesini ifade eden bir terimdir.


İnsomni: Uyku azalması veya yokluğu.


İnstinct: İçgüdü


İntrojekt: İçe atma


İntrovert: İçe dönük


İPT: İnter personal psikoterapi-kişlerarası psikoterapi


İritabl Duygudurum: Kolayca sinirlenen ve kışkırtılınca öfke gösteren.


İzolasyon: Duygunun yalıtılması, yansıtılmaması.

J HARFİ

Jalousie Morbide: Anormal derecede kıskançlık


Jamais Vu: Kişinin daha önce yaşadığı gerçek bir durumu tanımadığına dair yanıltıcı bir his.


Jargon Afazi: Saçma sözcüklerin çeşitli tonlama ve yükselip alçalmalarla söylenmesi.

 

K HARFİ

Kannabinohid: Esrar


Kastrasyon: Penis veya testisleri kesme davranışı. Transeksüel bireylerde daha sık görülür.


Katalepsi: Kıpırdamadan sürekli korunan duruşa verilen ad.


Katapleksi: Kas tonusunda çeşitli emosyonel durumların tetiklediği geçici kayıp ve zayıflık.


Katarsis: psikanalitik kuramda, travmatik olayların yol açtığı bastırılmış duyguların bilince getirilmesi ve yeniden deneyimlenmesi. Güçlü ve bastırılmış duyguların yüzeye çıkması rahatlama sağlar.


Kelime Salatası: Bir arada, birbirinden bağımsız, farklı kelimelerle anlamsız laflar söyleme durumu. Kişi sürekli olarak konuşmakta ancak konuşmalardan bir anlam çıkarılamamaktadır. Şizofrenide sık rastlanır.


Keşif Sanrıları: Anlamsız olacak bir şekilde, kimsenin bulamadığı şeyler keşfetme arayışı içinde olma durumu.


Kinofobi: Köpek fobisi.


Kleptomani: Ekonomik değerini gözetmeksizin çalma kompulsiyonu.


Klostrofobi: Kapalı yerde bulunmaya dair fobi.

Kompulsiyon (Zorlantı): Karşı konduğunda kaygı uyandıran bir isteğe uyarak harekete geçmek için duyulan patolojik gereksinimdir. Genellikle obsesyonu takiben oluşur. Örneğin kirlilik obsesyonuyla el yıkama kompulsiyonu gibi.


Konfüzyon (Şaşkınlık): İçinde bulunulan zaman ve mekana ilişkin yönelim bozukluğu.


Koprofili: Kadın ve erkeklerde dışkı yeme veya dışkıyla oynama şeklinde cinsel haz alma isteği.


Koprofobi: Dışkılama fobisi.


Koprolali: Cinsel, kaba veya hakaret içerikli sözcüklerin, kompulsif olarak normlara aykırı bir biçimde, yerde ve sayıda söylenmesi durumu.


Kötülük Görme Sanrıları ( Perseküsyon ): Kişinin çevresindeki veya hayali insanların kendisine kötülük yapacağına ilişkin gerçek dışı düşünceleridir.


Kronik: Süreğen


Küçüklük Sanrıları (Mikromanik Hezeyanlar): Kişinin kendini her bakımdan güçsüz ve işe yaramaz hissetmesi durumu.

 

L HARFİ

Labilite: Kısa zamanda duygusal tepkilerde oynama


Landau-Kleffner Sendromu: Epilepsi ile birlikte edinsel afazi


Latency: Gizlilik


Letarji: Kişinin uykuya eğilimli ve hareketsiz görülmesi uyuşukluk.


Letolojika: Nesne veya kişi adlarını anımsama yeteneğinin geçici kaybı.


Libido: Klasik psikanalitik kuramda bu enerji önce dar anlamda cinsel enerji anlamında kullanılmış, daha sonra kavram genişletilerek sevgi, zevk ve kendini korumanın her türlü ifadesini kapsamıştır. Buna göre libido: 1. genel anlamıyla yaşam içgüdüsünün psişik enerjisi, 2. özel anlamıyla, cinsel içgüdü’nün ve ayrıca saldırganlık içgüdüsünün enerjisidir.


Libido Azalması: Cinsel ilgi, dürtü ve performansta azalma (libido artışı manik durumlarla ilişkili olabilir.)

Logore (Söz ishali): Kişinin çok fazla, tutarlı, mantıklı ve bolca konuşması.


LSD (Liserjic Asit Dietilamid): Yarısentetik psikoaktif bir halüsinojen. Dünyanın en etkili uyuşturucu maddesi olarak geçer.

 

M HARFİ

Mani: Hastanın işlevselliğinde belirgin bozulmaya neden olan, yargılamasını bozan, anormal ve inatçı bir biçimde yükselmiş bir duygudurum bozukluğudur.

Manyerizm: Konuşma veya hareketin yapay veya abartılmış biçimidir.

MAO (Monoamin Oksidaz İnhibitörleri): Monoamin oksidaz enzim faaliyetini inhibe edici ilaç sınıfıdır. Depresyon tedavisinde kullanılabilmektedir.

Maternal Bağlanma: Doğumdan sonra devam eden ve annelik rolünün gelişimi üzerinde önemli etkisi olan bir bağlanma türü.

Maternal Filisid: Annenin kasıtlı olarak kendi çocuğunu öldürmesini ifade eden bir terimdir.

Maternal: Anne.

Materyalizm: Her şeyin somut maddeden meydana geldiği ve fizik yasalarına tabi olduğunu savunan görüş.

Mazoşizm: Kişinin acı duyma isteğini öne çıkaran bir tür cinsel bozukluktur.


Megalomani: Kendini anormal düzeyde büyük ve önemli görme durumu.


Mental Retardasyon: Zekada toplumsal ve mesleki işlevselliği sekteye uğratacak düzeyde gerilik olması.


Metabolik Sanrılar: Vücudun değişerek başka bir nesneye dönüştüğünü düşünme durumu.

Mistik Sanrılar: Kişinin dinsel açıdan yüksek yerlerde olduğuna ilişkin sanrılar.

Monomani: Tek bir konuyla aşırı uğraş.

Munchausen Sendromu: Birisinin (çoğunlukla çocuk) bakımından sorumlu olan kişinin (anne, bakıcı), baktığı kişide, tıbbi ilgi (inceleme ya da tedavi) sağlamaya yönelik hastalık belirtisi oluşturması (örn., test örneklerini değiştirmesi, hasar vermesi, yaralaması vb.) ya da hastalık belirtileri var gibi davranması. Şahıs, baktığı kişide oluşan hastalık karşısında üzgün ve endişeli görünür.


Mutizm: Kişide yapısal anormallik olmamasına rağmen ses kaybı, konuşmanın olmaması.

 

N HARFİ

Necrofili: Ölülere karşı cinsel haz duyma.


Negativizm: Tüm hareket ettirilme girişimlerine veya tüm komutlara karşı amaçsız direnmedir.


Nemfomani: Kadında aşırı ve kompulsif cinsel ilişki kurma gereksinimidir.


Neolojizm (Dil Uydurma): Düşünce ve çağrışım bozukluklarının sözcükleri etkilemesi ile yeni dil simgeleri uydurmadır.


Nevroz: Gerçeği değerlendirmede bozulmanın olmadığı, fizyolojik olarak açıklaması olmayan sinir sistemi bozuklukları. Sürekli sıkıntı içerir, fakat sanrı ya da varsanı içermez.


Nihilistik Sanrılar: Kendisinin diğer insanların veya dünyanın var olmadığı veya sonunun geldiği yolundaki yanlış düşünce.
Nominal Afazi: Bir nesne için doğru ismi bulma güçlüğü.


Nörotransmiter: nöronlar-arası iletişimin kimyasal sinaps üzerinden gerçekleşen türünde kullanılan, eksitatör ya da inhibitör etkisi olan biyokimyasal madde.

 

O HARFİ

Obsesyon: Yanlış olduğunu bildiğimiz halde kafamızdan atamadığımız, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen saplantı halindeki fikirler.

Oidipus kompleksi: Psikanalitik teoriye göre erkek çocuğun anneyi sahiplenme ve babayı saf dışı etme konusunda çocuğun beslediği duygu ve düşünce. Freud'a göre her çocuğun ilk aşkı karşı cinsteki ebeveynidir. Kız çocukları için bkz. Elektra Kompleksi  

Oligofreni: Zihinsel işlev kapasitesinin ve uyumsal davranışların normal kabul edilen sınırların anlamlı ölçüde altında ve yetersiz olması durumu.

Onikofaji: Tırnaklarını kemirme kompulsiyonu

Opioid (Özgül Madde): Opium türevleri ve sentetik maddelerinden oluşan; morfin, eroin, kokain türü maddelerinin tümüne verilen isim.

Otizm:  

  • 1-Otistik düşünce: Birey kişisel fantezi ve sanrılara gömülmüştür. Düşünceleri dış gerçeklerden ayrılmıştır. Şizofrenide görülebilir.

  • 2-Çocukluk otizmi: Bir çocukluk psikozudur.

Otoerotizm: Masturbasyon.

Otomutilasyon: Organ kesme şeklinde görülen bir öz kıyım veya kendini cezalandırma şeklidir.

 

Ö HARFİ

Öfori: Yoğun bir neşe, heyecan,  mutluluk ve kendine güven hali. Bunların düzeyi, koşulların gerektirdiğinin çok üstündedir


Ötimik Durum: Normal duygudurum yelpazesi.


Özkıyım (İntihar) Düşünceleri: Özkıyıma ilişkin fikirlerin varlığı.

Özdeşleşme: Genellikle hayranlık duyulan başka bir kişinin özelliklerini bilinçli veya bilinçsiz benimsemedir.

P HARFİ

Panfobi: kişinin kendi benliği dahil her şeyden korkması durumu.


Paramnezi: Geri çağırmadaki çarpıtmalarla anıların yanlış anımsanması.


Paranoid Sanrı: Kötülük görme (perseküsyon) ve alınma (referans) sanrılarını kapsar. Kendisine düşmanlık ve zarar verileceği sanrılarıdır.


Paranoya: Gerçeğe dayanmayan ileri kuşkuculuk.  

Parapraksi: Günlük yaşam içerisinde dil ve hareket sürçmeleri.


Parasomnia: Uykuda anormal ( korku  Uyurgezerlik gibi ) bir durumun ortaya çıkması.

Parafili: cinsel uyarılma ve orgazm için, alışılmadık ve normlara aykırı nesneler, eylemler veya durumları içeren tekrarlayıcı ve yoğun cinsel dürtü, fantezi veya davranışların zorunlu olması ile karakterize bozukluk.


Parkinson Hastalığı: Tremor düzlenmiş duygudurum ve salya akması gibi klinik özelliklerin eşlik ettiği nedeni genelde nörolojik olan bir tür ekstrapiramidal sendromdur.


Pedofili: belirli yaştaki bir kimsenin ergenlik öncesi çocukları cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin çocuklara yönelik olmasına neden olan parafili bozukluk türü.


Penis envy: Sigmund Freud tarafından ortaya atılmış psikanaliz kuramına göre kız çocuklarının penise sahip olmadıklarını fark ettiklerinde hissettikleri eksikliktir. 

Perde Anı: Acı veren bir anıyı perdeleyen bilinçli olarak katlanılabilir başka bir anı.


Perseküsyon: Kötülük görme sanrısı.


Perseverasyon: Kendiliğinden başlayan kalıplaşmış bir sözcük ya da cümlenin hiç durmadan yinelenmesidir.

Piromani: Dürtü denetimindeki başarısızlık sonucu yangın çıkarma isteği.


Post Travmatik Stres Bozukluğu (PTSB): Travma sonrası stres bozukluğu. Kişiyi aşırı korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik yaratan, çoğu kez olağan dışı ve beklenmedik bir şekilde gerçekleşen olayların tetiklediği bir ruhsal travma ya da ruh sağlığı durumu.


Postpartum Psikozu: Doğum sonrası ortaya çıkabilen bir psikozdur.


Prevalans: Belirli bir nüfusta, belirli bir zaman dilimi içerisinde, çalışma kapsamında yer alan, belirli bir hastalık veya hastalıklara sahip tüm olguların oranıdır.


Prognoz: Hastalığın gidişatı ve tedavisinin olup olmadığı anlamında kullanılır.

Postpartum depresyon: doğumdan sonraki ilk üç ay içinde ortaya çıkan ve iki haftadan uzun süren depresyon tablosu. 

Projeksiyon: Kişisel yetersizlikleri ve kabul edilemez duyguları dış dünyadaki kişilere ve faktörlere yansıtmadır. Suçlanmayı önlemek için bilinçdışı kullanılan bir yoldur.


Psikasteni: Karar verme zorluğukuruntufobiler ve verimsiz uğraşlarla kendini gösteren bir tür rahatsızlık.


Psikofarmakoloji: Psikolojik kaynaklı bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçların genel adı.

Psikosomatik: Mental nedenlere bağlı fizyolojik disfonksiyondur.


Psikoz: Düşünce ve duyunun ağır oranda bozulduğu psikolojik rahatsızlıklara verilen ad.  Gerçeği fantaziden ayırt edememe, gerçeği değerlendirme yetisinde bozulma, yeni gerçeklik yaratılması durumu.


Puerperal Psikozu: Doğum sonrası ilk haftada ortaya çıkabilen bipolar bozukluk.

Psödodemans: Geriye dönebilir bir fonksiyonel bozuklukta kognitif fonksiyonların bozulmasıdır.

Psödohalusinasyon: Görme veya işitme biçiminde kişinin iç dünyasından gelen algılama bozukluğudur. Kişi durumu gerçekdışı olarak değerlendirir.

 

R HARFİ

Referans: (Psikolojide) Alınma.


Referans Düşünceleri: Dış olayları yanlış yorumlayarak alınma fikirleridir.


Referans Sanrıları: Hak iddiası sanrılarıdır.


Rehabilitasyon: Ruhsal sağaltım ve uyumlandırma.


Relaxation: Gevşeme, rahatlama


Retrograd Amnezi: Zamanda belli bir noktadan önceki olayları anımsayamama.


Rorschach Testi: Mürekkep lekelerini algılamayı ve algı nedenlerini , kişilik dinamiğini incelemeye yarayan projektif yöntem bir testtir.


Ruminasyon: Zihinsel geviş getirme.

Rezistans: Psikoterapi sırasında bilinçdışı materyalin yorumlarına direnç göstermektir.

 

S HARFİ

Sadizm: Bir kişinin diğer birinin canını yakmaktan haz alması.


Sanrı: kültür ya da alt kültür tarafından onaylanmayan, mantıksızlığına ya da kanıtların aksini göstermesine rağmen ısrarla savunulan, olasılıksız ve genelde son derece kişisel fikir ya da inanç sistemlerine ilişkin hezeyan. Abuk sabuk konuşma, saçma sapan sözler etme, saçmalamayı; gerçek olmayan şeylere ve gerçek dışı düşüncelere inanmayı içerir. 

Sedatifler: Sakinleştirici ilaç grubu.


Semptom: Belirti.


Sentaktik Afazi: Sözcükleri uygun dizilimde düzenleyememe.


Separasyon Anksiyetesi: Çocuklarda anne babadan veya bağlandıkları birinden ayrıldıklarından önce veya sonra ortaya çıkabilen bir tür fobik anksiyete.


Simültannozi: Görsel bir sahnenin birden fazla unsurunu tek bakışta kavrayamama ya da parçaları bütün olarak birleştirememe.


Sinestezi: Başka bir duyunun neden olduğu duyu veya varsanı.


Skopofili (Gözetlemecilik): Cinsel organları veya eylemleri gözetlemek için duyulan kompulsif istekle karakterize cinsel bir bozukluktur.


Somatik Sanrı: Kişinin bedensel işlevlerine yanlış inanışı.


Somatizasyon: Hastanın fiziksel belirtileri ve duyumları gerçekdışı veya yanlış yorumlamasıyla karakterize; Duygusal gerginliği, fizik yakınma biçiminde anlatmaktır.


Somatopaknozi: Kişinin kendi beden parçalarını tanıyamaması.


Somnolans: Uykuya aşırı eğilim durumu.


Sosyal Fobi: Kalabalık ve sosyal ortamlardan duyulan fobik korku.


Stereotipi: Zeka geriliği, otistik spektrum bozukluğu, geç diskinezi ve stereotipik hareket bozukluğu olan hastalarda görülen yineleyici ya da törensel hareket, duruş ya da ifadedir.


Sublimasyon: Yüceleştirme savunma mekanizması. Engellenmiş isteklerin sosyal yönden kabul edilebilir kanallara yönlendirilmesidir.

Subliminal – eşikaltı: Farkındalık eşiğinin altındaki uyarıcıları ifade eden ya da bunlarla ilgili olan.

Subliminal algı: Kişiyi algı seviyesinde etkileyemeyecek kadar zayıf (ya da hızlı) uyarıcıların, farkındalık seviyesinin altında algılanması durumu.

Subresyon: Bilinçli bastırma.


Suçluluk Sanrıları: Kişinin gerçekliğe ve mantığa aykırı olacak şekilde her tür fenalık ve kötülükten kendisini sorumlu tutması durumu.


Suisid: İntihar, özkıyım.

Siklotimik: Mizaç değişikliği eğiliminde olan bir kişilik tipidir.

Sınır vaka: Psikoterapistler tarafından psikoz sınırında görülen hastalar için kullanılan terimdir.

 

Ş HARFİ

Şizoaffektif Bozukluk: Hem şizofreni hem de duygudurum bozuklukları özelliklerini bir arada taşıyan psikolojik bozukluk.

Şizofreni: Şizofreni, bireylerin gerçekliği anormal olarak yorumladıkları ve gerçek ile gerçek dışını birbirinden ayıramadıkları psikolojik rahatsızlık. Halüsinasyonlar, sanrılar, günlük işleyişi bozan son derece düzensiz düşünme ve davranışlarla karakterizedir.

Şizotpial: Sosyal alan ve kişiler-arası ilişkiler örüntüsünde bozukluk, bilişsel ve algısal çarpıtmalar, tuhaf düşünceler, tuhaf konuşma, sosyal kaygı ve garip davranışlarla karakterize kişilik bozukluğu.

Şizoid Kişilik Bozukluğu: Şizoid kişilik bozukluğu, yakın ilişkiler kurmaktan uzak ve duyguları ifade etmekte kısıtlı olunması ile karakterize bir bozukluktur. 

 

T HARFİ

Teğetsellik: Başlangıçtaki konuya geri dönmeyen, ana konuyla bütünleşmeyen, daldan dala atlayan konuşma ile karakterize söylem.

Trans: İradi hareketlerin yokluğuyla ve düşüncenin otomatizma durumuna geçmesiyle nitelenen psikolojik ayrışma hali.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Travmatik durumlardan sonra bireylerde meydana gelebilecek olan ruhsal bir hastalıktır.

Travma: İnsan hayatını tehlikeye atan, güvenliğini tehdit eden korkunç ve tehlikeli durumlar

Trikotilomani: Kendi saçını yolma kompulsiyonu.

 

U HARFİ

Uyaklı (Klang) Çağrışım: Ses olarak benzeyen  ancak anlamları benzemeyen
sözcüklerin çağrışımı.


Uyku Felci: En sık uyanma sırasında ortaya çıkan geçici kısmi veya tam felçtir.

 

Ü HARFİ

Ülseratif Kolitis: Stres sonucuda ortaya çıkanbilen ve kalın bağırsakla rektumu kaplayan kanamalı yaralar.

 

Ünipolar Depresyon: Tek uçlu olarak gelişen depresyon şekli. Unipolar depresyondan etkilenen kişilerin çoğu hayatları boyunca yalnız bir depresif epizod geçirirler.

Ürolagni: Kişinin idrar içmekten veya üzerine işenmesinden cinsel haz duyduğu bir tür cinsel bozukluk.

 

V HARFİ

Varsanı: Gerçek dışı, uyaranlarla ilişkisi olmayan sahte duyusal algı.

Vejatatif Bulgular: Bedensel işlev bozukluğu.


Ventilasyon: Soluk alıp verme.


Verbal: Sözel yani konuşma ile yapılan terapi.


Verbijerasyon (Anlamsız Yineleme): Bağlantısız anlamsız kopuk bir konuşmanın hiç durmadan sürmesi.


Voyörizm: Gözetlemecilik

 

Y HARFİ

Yandan Cevap / Yakın cevap / Ganser: Hastalar kendilerinde bulunan çağrışım bozukluğu sonucu sorulara ilgisiz, anlamsız ve yandan yanıtlar veririler. Hastanın genel tutumu alay ediyor gibidir.

 

Z HARFİ

Zeka: Soyutlama, öğrenme ve yeni durumlara uyma yeteneklerinin toplamı.

Zenofobi: Yabancı korkusu.

Zoofili: Kişinin bir hayvanla cinsel ilişkiye girdiği bir tür parafili bozukluk türü.

Zoofobi: Hayvan korkusu. 

REFERANS

Bu yazının hazırlanmasında;

kimpsikoloji.com adresinden (Gitmek için tıklayınız) ve, 

Karakaş, S. (2017). Prof. Dr. Sirel Karakaş Psikoloji Sözlüğü: Bilgisayar Programı ve Veritabanı - www.psikolojisozlugu.com (sürüm: 5.2.0 / 2022) Adresinden alıntılar yapılmıştır. 

A HARFİ

Abnormal – Anormal: Toplumun çoğu tarafından tipik, normal ve olağan kabul edilen veya sağlıklı bir olduğu düşünülen davranışlara uymama durumu. Norm dışı- norma uymayan davranış.

Abstinence: Yoksunluk. Bağımlılık yaşanan bir maddenin, vücuda alıştırıldığı periyotlarda kullanılmaması, vücuttan uzaklaştırılması eylemi. Örneğin tütün bağımlısı bir bireyin birkaç saat boyunca sigara içmemesi yoksunluk belirtilerini başlatabilir.

Abulia: Girişim veya dürtü eksikliğiyle seyreden; konuşma, düşünme ve harekette spontanitenin kayboluşu.

Afektif uygunsuzluk: Kişinin tepkilerinin, olay ve koşullara uyumsuz olması durumu.

Affekt: Duygulanım olarak da geçer.  Olaylara verilen ani tepkileri tanımlar.  Duygudurum ile sık karıştırılır. Duygudurum kişinin sürekli veya geçici olarak sergilediği, ruh halini etkileyen his ya da uzatmalı duygu halidir.

Aggression- Agresyon: Diğer insanlara fiziksel ya da psikolojik bakımdan zarar veren-zarar verme niyetiyle hareket eden ya da mülkü tahrip eden davranışlar. Saldırganlık.

bottom of page