top of page

Klinisyenler, Psikoloji'ye merak duyanlar ve diğer herkes için önerdiğimiz kitaplar ve filmler. 
 

Psikanaliz Üzerine Beş Ders – Sigmund Freud

Psikanaliz Üzerine Beş Ders, Sigmund Freud’un, kuruluşunun yirminci yıl kutlamaları kapsamında Eylül 1909’da Clark Üniversitesi’nde verdiği konferansların metinlerinden oluşmaktadır. Bu metinler, psikanalitik yöntemin ne olduğuna, ne tür tedavi yöntemleri kullandığına odaklanıyor. Hitap ettikleri dinleyici kitlesine göre bu sunumların zorluk seviyeleri değişmektedir fakat diğer eserleriyle kıyaslandığında burada yer alan metinler, anlaşılması en kolay eserlerinden biri sayılabilir. Diğer yandan Freud’u böylesine saygın bir konuşmacı yapan anlaşılır ve berrak üslubu ile kalıplara sığmayan yöntemlerine dair de hayli isabetli bir fikir vermektedir

Ben ve O – Sigmund Freud

Yapısal Teori'nin temelinin atıldığı makaledir. Oidipus kompleksinin insan kişiliğini ve nevrotik gelişimini niçin ve nasıl etkilediğinin anlatıldığı en önemli metinlerden biri olma özelliğini de taşıması sebebiyle Psikoloji ’ye merak duyanların okuması gereken kitaplar listesine giriyor.

Uygarlığın Huzursuzluğu – Sigmund Freud

Freuda göre hayvani dürtülerle güdülenen insanın aynı zamanda uygar bir varlık olmaya çalışması trajik bir durumdur. Bununla beraber Freud insanının uygarlıktan vazgeçemeyeceğini de kabul eder. Sonuç uygarlığın kaçınılmaz huzursuzluğudur.

Günlük Yaşamın Psikopatolojisi –  Sigmund Freud

Günlük Yaşamın Psikopatolojisi, ruhbilimin yaygınlık kazanmasında Freud'un tüm kitaplarından daha fazla katkıda bulunmuş bir yapıttır. Freud, bu kitabı, yüzyılın başında özellikle genel okurlar için yazmıştır. Yeni basımlar çıktıkça, temel kuramlarını değiştirmeden yeni örnekler ve bölümler eklendi. Freud'un hiçbir yapıtı bu kitap kadar sık basılmamış ve böylesine yaygın bir okur kitlesi tarafından okunmamıştır.

Kitle Psikolojisi – Sigmund Freud

Kitle psikolojisi, kitle eylemlerinde su yüzüne çıkar; bireyi, bir kabilenin, bir ulusun, bir kastın, bir sınıfın, bir kurumun üyesi ya da belli bir zamanda bir araya gelip belli bir amaç için örgütlenmeye gitmiş bir insan kitlesinin parçası gibi ele alır. Kitlenin bir parçası haline gelen, egemenliği altına giren bireyin bilinçli kişiliği kaybolur. Kitle psikolojisinin oluşması, bireysel psikolojinin kaybolmasına, duyguların bireysel olmaktan çıkıp kolektif hale gelmesine yol açar. Aklın ve zekânın öneminin azaldığı, bireyin kitlesel ölçütlere uyum sağlayarak davranışlarında bunları sergilediği bu durumda toplumca benimsenmiş değerlere, inançlara bireysel ve grupsal düzeylerde karşı çıkıldığında toplumsal dışlanmanın gerçekleştiği, şiddetin baş gösterdiği görülür. Bir organizmadaki hücreler nasıl bir araya gelerek tek bir varlık oluşturmuşsa, psikolojik kitle de bir an için birbiriyle kaynaşmış aynı türden öğelerin oluşturduğu geçici bir varlıktır. Freud bu çalışmasında, kitle ruhunun, yani kolektif ruh yaşamının tanımından başlayarak telkin yoluyla bireyin o ruha yapıştırılmasını, kilise ve ordu gibi iki yapay kitlenin egemenliğini, bireyin toplumla özdeşleşmesini ele alıyor.

Totem ve Tabu – Sigmund Freud

Freud’a göre ilkel insan bizim çağdaşımız sayılır. Tarihöncesi çağlardaki insanların geçirdiği evreler, gündelik yaşamlar, sanatları, oluşturdukları söylenceler ve mitlerde gelişim sürecimizin önceki basamakları hakkında ciddi izlere rastlar, onlarda kendimize benzerlikler buluruz. Bugün bazı topluluklarda izlerine rastlansa da Freud’un deyimiyle dinsel-sosyal bir kurum olan totemizmin etkilerinin azalmasına karşılık, tabu konusu farklı biçimlere bürünerek de olsa azımsanmayacak derecede yakınımızda durur. Freud’un eserini kaleme alırken belirttiği gibi Totem ve Tabu, bu alanda ele alınan ilk ciddi çalışma olmasının yanıı sıra, psikanalizin bakışı? açısıı ve bulgulamalarıyla toplum psikolojisinin kemikleşmiş? sorunlarına yönelik bir çözümleme denemesi; etnologlar, filologlar, folklorcular ve psikanalistler için kendi ilgi alanlarıyla bağlantıı kurabilecekleri bir köprü inşaasıdır.

Depresyondan Çıkış Yolu – Mehmet Hakan Türkçapar

Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar’ın editörlüğünde hazırlanan ve her kitapta belli bir psikolojik soruna odaklanacak olan Hayatı Anlamak serisi, çağımızın hastalığı depresyonu konu eden bu kitapla başlamıştır. Bireyin kendine nasıl yardım edebileceğine yoğunlaşan bu serinin ana rengi, psikolojik bozuklukların nedenleri ve çözümlerini anlamak için iletişime dayalı bilimsel yöntemi esas alan Bilişsel Davranışçı Psikoterapi. Çözüm aşamasında hayati öneme sahip bazı soruları sorarak ilk adımı atan Türkçapar, çoğumuza içinden çıkılması olanaksız görünen depresyonun üstesinden gelmeyi öğretecek bir yolculuğa davet ediyor bizi.

Kaygı Çağı: Salgın Zamanlarında Ruh Sağlığı – Kemal Sayar, Mehmet Dinç, M. Hakan Türkçapar, Erol Göka, Zübeyde Cakir, Fatih Yavuz, Tayyab Rashid

Yüz yılda bir esen ölümcül bir salgın fırtınası bizi evlerimize ve korkuya hapsetti. Görünen o ki bu salgın geçse bile ardında bir ruhsal enkaz bırakacak. Bu süreç içinde her birimiz âdeta mikrobiyolog kesildik, sürekli haber izlemekten malumat yorgunu olduk. Sürecin belirsizliği pek çoğumuzda kaygıya ve ümitsizliğe yol açtı. Bir kaygı çağında yaşıyoruz artık. Yumrukları gözümüzle seçemediğimiz bir yerden yiyoruz. Bir yandan da umutla hayata tutunuyoruz. Bu kitabı oluşturan makaleler yaşadığımız Koronavirüs salgınını toplumsal ve ruhsal düzlemde daha iyi anlamaya çalışıyor. Bununla yetinmiyor ve buradan daha az hasarla çıkabilmemiz için bazı pratik ipuçları ve öneriler sunuyor. Ruhsal dayanıklılığımızı artırmak ve kaygıyla daha iyi baş edebilmek için bir kılavuz kitap. Karanlık tünelde mütevazı bir cep feneri. Kalplerimiz arasındaki mesafeyi kısaltmak, umudu ve dayanışmayı çoğaltmak, yaşadıklarımızdan öğrenmek için samimi bir çağrı. Her ne kadar pandeminin olumsuz etkilerinin birçoğu artık ortadan kalkmış olsa da, o dönemin psikolojik özelliklerini incelemek gerekiyor. Bu kitabın bu listede bulunmasının sebeplerinden biri de bu.

Fark Et Düşün Hisset Yaşa: Kendi Kendine Psikoterapi Rehberi – Mehmet Hakan Türkçapar

Türkiye’nin önde gelen bilişsel davranışçı terapistlerinden Prof. Dr. Hakan Türkçapar’ın tecrübeleri ve akademik birikimini bir araya getirerek kaleme aldığı Fark Et, Düşün, Hisset, Yaşa bu alanda Türkçe yazılan ilk bilimsel temelli “kendi kendine yardım” kitabı niteliğini taşıyor. Klinik rahatsızlık düzeyinde olmayan kimi sorunları kişinin kendi kendine aşmasına yardımcı olmayı hedefleyen bu çalışma, insan psikolojisine dair kimi bilgileri yaşamdaki karşılıklarıyla birlikte anlaşılır ve akıcı bir şekilde aktarıyor. “İyi yaşam”ın ancak bireyin istek ve ideallerine uygun şekilde hareket etmesiyle mümkün olabileceğine dikkat çekerken, duygu ve düşüncelerimizin asıl anlamlarını araştırarak yaşamımızda karşılaştığımız ruhsal problemleri aşmamıza yardımcı olacak bir yol haritası çıkarıyor. Türkçapar’ın Kendi Kendine Psikoterapi Rehberi istemediklerinize odaklanıp vakit kaybetmek yerine isteklerinize odaklanarak yaşamınızı anlamlı hale getirmenize kapı aralıyor.

İnsanın Anlam Arayışı – Viktor Emil Frankl

20. yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından Viktor Frankl, otuzun üzerinde yabancı dile çevrilen ve bütün dünyada 12 milyondan fazla satan İnsanın Anlam Arayışı’nda, kurucusu olduğu logoterapinin ilkelerini, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampındaki deneyimleri eşliğinde anlatmaktadır. Okurlar, Frankl’ın tasvir ettiği toplama kampının, dünyayı daha büyük bir hapishane olarak kavramamızı sağlayacak parlak bir metafora dönüştüğünü fark edecektir. Gasset, Heidegger ve Sartre’dan aşina olduğumuz düşünceler ışığında, varoluşun çetin koşullarında “anlam”ı keşfetmemize yardım edecek süreci anlatan Frankl, “İnsanı insan yapan nedir?” sorusuna da yanıt vermeye çalışıyor.

İyi Hissetmek – David Burns 

İyi Hissetmek, duygularınızı harekete geçirecek ve hayata daha olumlu bakmanızı sağlayacak, bilimsel olarak test edilmiş teknikler sunuyor. Kitap, kaygı, suçluluk ve özgüvensizlik gibi duyguların bireyin psikolojisi üzerindeki olumsuz tesirini aşmayı amaçlıyor.

Bir Psikiyatristin Gizli Defteri ­­– Gary Small, Gigi Vorgan

Dr. Gary Small’un, Boston’un kalabalık acil servis koridorlarından Los Angeles’ın golf sahalarına uzanan hikâyesinde karşılaştığı vakalar kimi zaman tuhaf, kimi zaman da gizemli, ama hepsi gerçek. Akıl hastalıklarının ilginç dünyasına kapı aralayan Bir Psikiyatristin Gizli Defteri çok güzel ve örnek niteliği taşıyan bir vaka kitabı.

Dört arketip – Carl Gustav Jung

Anne arketipi, yeniden doğuş, masallarda ruhun fenomenolojisi ve hilebaz figürünün psikolojisi üzerine kaleme aldığı bu dört makale, Jung'un simge alanındaki çalışmalarına ışık tutacak önemli bir toplam. İnsan, insan-olmak hususunda bir anlatıya giriştiğinde, irdeleyeceği hep kendisi olacaktır. Tıp ve psikiyatri kökenli bir ruh çözümlemecisi olan Jung'un, psikolojik tiplemeler, kompleksler teorisi ve sözcük çağrışım testi gibi özgün bilimsel katkıları günümüz psikolojisi ve psikiyatrisi içinde hâlâ yerini korumaktadır. Bunun ötesinde, bugün Jung'u bir ekol olarak anmamızın nedeni, bütün insan bilimlerine yansıyan türev ve etkileriyle "simge" alanındaki çalışmaları, ve kişisel ya da kolektif bilinçdışının dinamiklerini ve görüngülerini irdeleyen yapıtlarıdır. Jung düşüncesinin antropolojiden teoloji ve felsefeye, etnolojiden sosyolojiye çok geniş bir alanda kalıcı izleri vardır.

İnsanı Tanıma Sanatı – Alfred Adler

Çağdaş psikolojinin üç büyük devinden biri ve bireysel psikoloji ekolünün kurucusu, Avusturyalı psikiyatr Alfred Adler, İnsanı Tanıma Sanatı’yla, geniş bir okur kitlesine yöneliyor. Adler’in, bu yüzyılın başında, insanın ruhsal-fiziksel varlığına ve yaşamdaki sorunlarına ilişkin yaptığı saptamalar, aradan geçen bunca yıla karşın değerinden hiçbir şey yitirmeden anlamlılığını ve yol göstericilik işlevini koruyor. Adler’in bir dizi konferansından doğan bu yapıtın başlıca amacı, toplum içindeki etkinliğimizin içerdiği kusurları bireylerin hatalı davranışlarından yola çıkarak anlamak, söz konusu hataları göz önüne sermek ve bireylerin toplum yaşamına daha iyi uymalarını sağlamaya çalışmak. Yapıt öte yandan, bireysel psikolojinin en temel ilkelerini ve bunların insanı tanımada taşıdığı değeri, ortak yaşamdaki ve kişinin kendi yaşamını kurmadaki önemini açıklama amacı taşıyor. Adler, yaşamın, çağımızda pek de göremediğimiz anlamını, gerçekten de bir sanatçı gibi ince ince işleyerek ortaya koyuyor.

Sosyometri ve Psikodrama – Üstün Dökmen

Bu kitapta öncelikle sosyometriyle ve psikodramayla ilgili klasik sayılabilecek kuramsal bilgilere yer veriliyor. Söz konusu kuramsal bilgilere Dökmen’in yönettiği psikodrama oturumlarından ve gerçekleştirilmiş araştırmalardan örnekler eklenmiştir. Bunların yanı sıra, Sosyal Atom Ölçeği’yle ilgili formül, Heider’ın ve Huizinga’nın görüşleri ile sosyogramları ve psikodramayı bağdaştırmaya yönelik çabalar ve rol atomlarının sosyometrik örüntüleriyle ilgili uygulamalar bunlara örnektir. Öte yandan Prof. Dr. Üstün Dökmen, alışılmış psikodrama tekniklerini, daha çok psikolojik açıdan irdelemekte ve yorumlamakta, ayrıca psikodramanın başka yaklaşımlarla, örneğin bilişsel-davranışçı yaklaşımla nasıl kaynaştırılabileceğini gündeme getirmektedir.

Kitleler Psikolojisi – Gustave Le Bon

Kitabın konusu, Gustave Le Bon’un kendi kaleminden: ‘’Elbette çevre şartları ve kalıtım yoluyla atalardan alınan karakteristik özellikler bir ırkın sosyo-psikolojik özelliklerini oluşturur. Bu karakteristik özelliklerin kaynağı genetik nedenlere dayandığından, yani atalardan geldiğinden, kuvvetli ve sabittirler. Bununla beraber, yapılan araştırmalar bize şunu göstermektedir: Birçok insanın geçici bir süre zarfında bile olsa, bir yere toplanması halinde, onlarda mevcut olan genetik karakteristik özelliklere yenileri de eklenmekte ve bazen bambaşka bir takım karakteristik özellikler dizisi meydana gelmektedir. Bu yeni karakteristik özelliklerin oluşumu, çok kuvvetli ve kuvveti olduğu kadar da güçlü kolektif bir ruh oluşumunu sağlar. Kitleler, insanlık tarihinde pek büyük roller oynamışlarsa da bunların sosyal yaşama olan etkileri bugünkü kadar önemli olmamıştır. Kitlelerin şuursuz hareketlerinin, bireylerin gayet bilinçli ve yerinde faaliyetleri durumuna dönüşmesi çağımızın temel özelliklerindendir.’’

Annem ve Hayatın Anlamı – Irwin D. Yalom

Psikoterapist Irvin Yalom bu eğlenceli ve düşündürücü kitabında hasta ve terapist karşılaşmalarının gizemli yanlarıyla ilgili derin araştırmalarını okuyucuyla paylaşıyor. Kendi klinik deneyimlerine dayanan öykülerde Irvin Yalom hastalarına ve kendisine dönüşüm yolunda rehberlik ederken bir kez daha insan zihnini anlamaya çalışan korkusuz bir kâşif olduğunu ispatlıyor. Bu yolculukta anlamlı detaylarla ve keskin gözlemlerle kâğıda aktarılmış, daima akılda kalacak karakterlerle tanışıyoruz

İnsan ve Davranışı – Doğan Cüceloğlu

Modern psikolojinin temel kavramlarını ilk kez Türk bilim adamlarının katkılarıyla ve Türk toplum yapısının özellikleriyle kaynaştırarak sunmaktadır. Bu kitap Türkiye'de psikoloji alanında büyük bir boşluğu dolduracak ve uzun yıllar boyunca öğrencilerin yararlanacağı vazgeçilmez temel bir kaynak olacaktır ve olmuştur da. Günümüzde birçok üniversitenin Psikoloji bölümünde bu kitabın okutulduğunu görürüz.

İnsan Ruhuna Yöneliş – Carl Gustav Jung

Çağdaş psikolojinin üç büyük devinden biri ve analitik psikolojinin kurucusu, psikiyatr ve dünyamızın ender Filozof-bilimadamlarından biri olan C. G. Jung, İnsan Ruhuna Yöneliş’te psikolojinin en temel ve özgün kavramlarını sunuyor: Kompleksler, düşler ve bireysel anlamları, çağrışım deneyleri, yansıtmalar, arketipler, bilinç, bilinçaltı ve bilinçdışının işlevleri... Çağdaş psikolojinin üç büyük devinin sonuncusu, çağdaş insanın günlük yaşamında ve “öte yaşamında”; düşlerinde, bilinçli ve özellikle de bilinçsiz yaşamında kendini duyuran başlıca ruhsal sorunlarına, sıkıntılarına uzun yıllar öncesinden ışık tutmaya, yol göstermeye devam ediyor. Jung, öte yandan bir kâhin gibi davranıyor; insanlığı bekleyen en büyük tehlikenin “ruhsal tehlike” olduğunu, bunun da insanın bilinçaltından geleceğini savunuyor. Bu bağlamda İnsan Ruhuna Yöneliş, ilk basımından bu yana geçen yaklaşık 60 yıla karşın değerinden ve savlarından hiçbir şey yitirmemiş durumda. Çünkü Dünya gezegeni, giderek bilincini bir yana bırakıp, bilinçaltı birikimleriyle varlığını ve ilişkilerini sürdürmeye çalışan bir insan tipinin egemenliğine giriyor.

Yeme Bozukluğunun Üstesinden Gelmek – Aslıhan Dönmez

Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar’ın editörlüğünde hazırlanan ve her kitapta belli bir psikolojik soruna odaklanan Hayatı Anlamak serisi, bu kitabında günümüzde hemen herkesin hayatında en az bir dönem karşılaştığı yeme davranışı sorunlarını ele alıyor. Yeme Bozukluğunun Üstesinden Gelmek, hem yeme bozukluğu hastalarına, hem de yeme sorunları yaşayan sağlıklı bireylere yönelik bilimsel bir kılavuz. “Bizi diyetler bozdu,” diyen Prof. Dr. Aslıhan Dönmez, yeme davranışımız açısından ‘fabrika ayarlarımıza dönmenin’ yollarını uygulamalarıyla anlatıyor.

Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer – Laurent Gounelle

Bir düşünün. İntihar etmek üzeresiniz. Bir adam hayatınızı kurtarıyor, ama karşılığında sizinle bir anlaşma yapıyor. Bundan sonra o ne söylerse sorgusuz sualsiz yapacaksınız. Kendi iyiliğiniz için... Çaresiz, kabul ediyorsunuz ve hayatınızın iplerini tıpkı bir kukla gibi başkasının ellerine bırakıyorsunuz. Ve hayatınız eskisinden çok daha güzel oluyor. Yine de şüpheleriniz var: Bu adam aslında kim? Çevresindeki gizemli kişilerin sırrı ne? Sizden aslında ne istiyor? Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer, kendi kendimize koyduğumuz engelleri, korkularımızı ve önyargılarımızı nasıl aşacağımızın, kaderimiz sandığımız mutsuz bir yaşamı, bizi mutluluğa götüren bir yolculuğa nasıl dönüştüreceğimizin hikâyesi.

Filmler;

Brain On Fire

Film; aniden akli dengesini yitirmeye başlayan Susannah Cahalan'ın öyküsüne ev sahipliği yapıyor. Susannah Cahalan New York Post'ta çalışan bir gazetecidir. Ancak ciddi sağlık sorunları yaşamaya başlamıştır. Sesler duyuyor ve krizler geçiriyordur. Doktor doktor gezen genç kadın bir sürü yanlış teşhis ve tedavinin ardından hayatını yoluna koyabilecek bir doktor bulur. Ancak günün birinde geçtiğimiz 1 ayı unutmuş vaziyette hastanede uyanır ve hafızasındaki boşlukları doldurmak için zorlu bir mücadeleye girer

İdentity

Şiddetli bir fırtına, birbirine yabancı ve sırlarla dolu on insanı, asabi bir gece müdürünün idaresindeki ıssız bir motelde bir araya getirir. İçlerinde bir limuzin şoförü, bir tele kız, bir katili nakleden bir polis, 80li yılların bir televizyon yıldızı, yeni evli bir çift ve kriz içinde olan bir aile bulunmaktadır. Oldukça sürükleyici ve sonunda yeterince şaşırtan bir film.

Zindan Adası

Filmde, Teddy Daniels ve Chuck Aule isimli iki polis memurunun, Rachel Solando adlı bir akıl hastasının ortadan kaybolması üzerine tehlikeli akıl hastalarının tedavi gördüğü Shutter Adası isimli bölgede konuşlanan Ashecliffe Hastanesi'ne soruşturma yapmak için gitmesi ve sonradan gelişen esrarengiz olaylar aktarılıyor. Fakat filmin sonunda bir sürpriz yer alıyor.

Bir Başkadır (Dizi)

Gerçeklerimizi. Hayata kendi penceremizden bakarken, ister istemez kendimize yeni bir evren yaratıyoruz. Bu evren bizim doğrularımız ve yanlışlarımızla dolu. İşte bu dizi sizin panjurlarınızı indirerek başka hayatların pencerelerinden bakmanızı sağlıyor. Bilerek ya da bilmeyerek dokunduğumuz hayatları, bunların sonuçlarını gözler önüne seriyor. Türkiye motiflerini ustalıkla işlemeyi başarmış bir dizi. Kendi gerçeklerimizi bizlere izletiyor. Ötekileştirdiğimiz hayatlara dönüp bakma şansı tanıyor. Baskılamak... Baskıcı bir toplum. Bu toplumda kendini kanıtlamaya, en önemlisi var olmaya çalışan karakterler, verdikleri hayat mücadelelerini anlatıyor.

İn Treatment (Dizi)

Paul isimli ana karakterimiz bir psikoterapist. Mesleğinde de oldukça ünlü. Onun farklı farklı danışanları ile geçirdiği seanslara tanık olacağız. Dikkatli bir izleyici dahi olsanız her izlediğinizde farklı bir etik ihlal veya profesyonellik görebiliyorsunuz. Özellikle her psikoloji öğrencisinin kesinlikle izlemesi gerekiyor.

bottom of page